Kuran.com

Kuran Meali

search

Saffat Suresi

    (1-4) Saf saf dizilmişlere, toplayıp sürenlere, zikir okuyanlara yemin ederim ki, ilâhınız birdir. End of Ayah 1 (1-4) Saf saf dizilmişlere, toplayıp sürenlere, zikir okuyanlara yemin ederim ki, ilâhınız birdir. End of Ayah 2 (1-4) Saf saf dizilmişlere, toplayıp sürenlere, zikir okuyanlara yemin ederim ki, ilâhınız birdir. End of Ayah 3 (1-4) Saf saf dizilmişlere, toplayıp sürenlere, zikir okuyanlara yemin ederim ki, ilâhınız birdir. End of Ayah 4 O, hem göklerin, yerin ve ikisi arasındakilerin Rabbi, hem de doğuların Rabbidir. End of Ayah 5 Biz yakın göğü, bir süsle, yıldızlarla süsledik. End of Ayah 6 Ve (gökyüzünü) itaat dışına çıkan her şeytandan koruduk. End of Ayah 7 Onlar, artık mele-i a´lâ´ya (yüce topluluğa) kulak veremezler. Her taraftan taşlanırlar. End of Ayah 8 Kovulup atılırlar. Ve onlar için sürekli bir azap vardır. End of Ayah 9 Ancak (meleklerin konuşmalarından) bir söz kapan olursa, onu da delip geçen bir parlak ışık takip eder. End of Ayah 10 Şimdi sor onlara! Yaratma bakımından onlar mı daha zor, yoksa bizim yarattığımız (insanlar) mı? Şüphesiz biz kendilerini yapışkan bir çamurdan yarattık. End of Ayah 11 Hayır, sen şaşıyorsun. Halbuki onlar alay ediyorlar. End of Ayah 12 Kendilerine öğüt verildiği vakit öğüt almazlar. End of Ayah 13 Bir mucize görseler alay ederler. End of Ayah 14 Bu ancak açık bir büyüdür, derler. End of Ayah 15 «Gerçekten biz öldüğümüz, toprak ve kemik olduğumuz zaman mı, diriltileceğiz?» End of Ayah 16 «İlk atalarımızda mı (diriltilecek)?» End of Ayah 17 De ki: Evet, hem de hor ve hakir olarak (diriltileceksiniz). End of Ayah 18 O (diriltme) korkunç bir sesten ibaret olacak, o anda hemen onların gözleri açılıp etrafa bakacaklar. End of Ayah 19 (Durumu gören kâfirler:) Eyvah bize! Bu ceza günüdür, derler. End of Ayah 20 İşte bu, yalanlamış olduğunuz hüküm günüdür. End of Ayah 21 (22-24) (Allah, meleklerine emreder:) Zalimleri, onların aynı yoldaki arkadaşlarını ve Allah´tan başka tapmış oldukları putlarını toplayın. Onlara cehennemin yolunu gösterin. Onları tutuklayın, çünkü onlar sorguya çekilecekler! End of Ayah 22 (22-24) (Allah, meleklerine emreder:) Zalimleri, onların aynı yoldaki arkadaşlarını ve Allah´tan başka tapmış oldukları putlarını toplayın. Onlara cehennemin yolunu gösterin. Onları tutuklayın, çünkü onlar sorguya çekilecekler! End of Ayah 23 (22-24) (Allah, meleklerine emreder:) Zalimleri, onların aynı yoldaki arkadaşlarını ve Allah´tan başka tapmış oldukları putlarını toplayın. Onlara cehennemin yolunu gösterin. Onları tutuklayın, çünkü onlar sorguya çekilecekler! End of Ayah 24 Size ne oldu ki birbirinize yardım etmiyorsunuz? End of Ayah 25 Evet, onlar o gün zilletle boyun eğeceklerdir. End of Ayah 26 (İşte bu duruma düştükleri vakit) onlardan bir kısmı, diğerlerine yönelir, birbirlerini sorumlu tutmaya çalışırlar. End of Ayah 27 (Uyanlar, uydukları adamlara:) Siz bize sağdan gelirdiniz (sûreti haktan görünürdünüz) derler. End of Ayah 28 (29-30) (Ötekiler de:) «Bilâkis, derler, siz inanan kimseler değildiniz. Bizim sizi zorlayacak bir gücümüz yok. Fakat siz kendiniz azgın bir toplum idiniz.» End of Ayah 29 (29-30) (Ötekiler de:) «Bilâkis, derler, siz inanan kimseler değildiniz. Bizim sizi zorlayacak bir gücümüz yok. Fakat siz kendiniz azgın bir toplum idiniz.» End of Ayah 30 «Onun için Rabbimizin hükmü bize hak oldu. Biz (hak ettiğimiz cezayı) mutlaka tadacağız.» End of Ayah 31 «Biz sizi azdırdık. Çünkü kendimiz de azmıştık.» End of Ayah 32 Şüphesiz o gün onlar azapta ortaktırlar. End of Ayah 33 İşte biz, suçlulara böyle yaparız. End of Ayah 34 Çünkü onlara: Allah´tan başka tanrı yoktur, denildiği zaman kibirle direnirlerdi. End of Ayah 35 «Mecnun bir şair için biz tanrılarımızı bırakacak mıyız?» derlerdi. End of Ayah 36 Hayır! O, gerçeği getirdi ve peygamberleri de doğruladı. End of Ayah 37 Kuşkusuz siz acı azabı tadacaksınız. End of Ayah 38 Çekeceğiniz ceza yapmakta olduğunuzdan başka bir şeyin cezası değildir. End of Ayah 39 (Bu azaptan) Ancak Allah´ın hâlis kulları istisnâ edilecek. End of Ayah 40 (41-44) Bunlar için bilinen bir rızık, türlü meyveler vardır. Naîm cennetlerinde karşılıklı koltuklar üzerine kurulmuş oldukları halde kendilerine ikram edilir. End of Ayah 41 (41-44) Bunlar için bilinen bir rızık, türlü meyveler vardır. Naîm cennetlerinde karşılıklı koltuklar üzerine kurulmuş oldukları halde kendilerine ikram edilir. End of Ayah 42 (41-44) Bunlar için bilinen bir rızık, türlü meyveler vardır. Naîm cennetlerinde karşılıklı koltuklar üzerine kurulmuş oldukları halde kendilerine ikram edilir. End of Ayah 43 (41-44) Bunlar için bilinen bir rızık, türlü meyveler vardır. Naîm cennetlerinde karşılıklı koltuklar üzerine kurulmuş oldukları halde kendilerine ikram edilir. End of Ayah 44 Onlara pınardan (doldurulmuş) kadehler dolaştırılır. End of Ayah 45 Berraktır, içenlere lezzet verir. End of Ayah 46 O içkide ne sersemletme vardır ne de onunla sarhoş olurlar. End of Ayah 47 Yanlarında güzel bakışlarını yalnız onlara tahsis etmiş, iri gözlü eşler vardır. End of Ayah 48 Onlar, gün yüzü görmemiş yumurta gibi bembeyazdır. End of Ayah 49 İşte o zaman, birbirlerine dönerek (dünyadaki hallerini) soracaklar. End of Ayah 50 İçlerinden biri: «Benim, bir arkadaşım vardı» der. End of Ayah 51 (52-53) Derdi ki: Sen de (dirilmeye) inananlardan mısın? Biz ölüp kemik, sonra da toprak haline geldiğimiz zaman (diriltilip) cezalanacak mıyız? End of Ayah 52 (52-53) Derdi ki: Sen de (dirilmeye) inananlardan mısın? Biz ölüp kemik, sonra da toprak haline geldiğimiz zaman (diriltilip) cezalanacak mıyız? End of Ayah 53 (54-55) (O zât, dünyâda geçmiş olan hâdiseyi bu şekilde anlattıktan sonra Allah Teâlâ orada bulunanlara:) Siz işin gerçeğine vâkıf mısınız? dedi. İşte o zaman konuşan baktı, arkadaşını cehennemin ortasında gördü. End of Ayah 54 (54-55) (O zât, dünyâda geçmiş olan hâdiseyi bu şekilde anlattıktan sonra Allah Teâlâ orada bulunanlara:) Siz işin gerçeğine vâkıf mısınız? dedi. İşte o zaman konuşan baktı, arkadaşını cehennemin ortasında gördü. End of Ayah 55 (56-57) «Yemin ederim ki, sen az daha beni de helâk edecektin. Rabbimin nimeti olmasaydı, şimdi ben de (cehenneme) getirilenlerden olurdum» dedi. End of Ayah 56 (56-57) «Yemin ederim ki, sen az daha beni de helâk edecektin. Rabbimin nimeti olmasaydı, şimdi ben de (cehenneme) getirilenlerden olurdum» dedi. End of Ayah 57 (58-61) Birinci ölümümüz hariç, bir daha biz ölmeyecek ve bir daha azap görmeyecek değil miyiz? Şüphesiz bu, büyük kurtuluştur. Çalışanlar, böylesi bir kurtuluş için çalışsın. End of Ayah 58 (58-61) Birinci ölümümüz hariç, bir daha biz ölmeyecek ve bir daha azap görmeyecek değil miyiz? Şüphesiz bu, büyük kurtuluştur. Çalışanlar, böylesi bir kurtuluş için çalışsın. End of Ayah 59 (58-61) Birinci ölümümüz hariç, bir daha biz ölmeyecek ve bir daha azap görmeyecek değil miyiz? Şüphesiz bu, büyük kurtuluştur. Çalışanlar, böylesi bir kurtuluş için çalışsın. End of Ayah 60 (58-61) Birinci ölümümüz hariç, bir daha biz ölmeyecek ve bir daha azap görmeyecek değil miyiz? Şüphesiz bu, büyük kurtuluştur. Çalışanlar, böylesi bir kurtuluş için çalışsın. End of Ayah 61 (62-63) Şimdi, ziyafet olarak, cennet ehli için anılan bu nimetler mi daha hayırlı, yoksa zakkum ağacı mı? Biz onu (zakkumu) zalimler için bir fitne (imtihan) kıldık. End of Ayah 62 (62-63) Şimdi, ziyafet olarak, cennet ehli için anılan bu nimetler mi daha hayırlı, yoksa zakkum ağacı mı? Biz onu (zakkumu) zalimler için bir fitne (imtihan) kıldık. End of Ayah 63 Zira o, cehennemin dibinde bitip yetişen bir ağaçtır. End of Ayah 64 Tomurcukları sanki şeytanların başları gibidir. End of Ayah 65 (Cehennemdekiler) ondan yerler ve karınlarını ondan doldururlar. End of Ayah 66 Sonra zakkum yemeğinin üzerine onlar için, kaynar su karıştırılmış bir içki vardır. End of Ayah 67 Sonra kesinlikle onların dönüşü, çılgın ateşe olacaktır. End of Ayah 68 (69-70) Kuşkusuz onlar atalarını dalâlette buldular da peşlerinden koşup gittiler. End of Ayah 69 (69-70) Kuşkusuz onlar atalarını dalâlette buldular da peşlerinden koşup gittiler. End of Ayah 70 Andolsun ki, onlardan önce eski milletlerin çoğu dalâlete düştü. End of Ayah 71 Kuşkusuz, biz onlara uyarıcılar göndermiştik. End of Ayah 72 Uyarılanların âkıbetinin ne olduğuna bir bak! End of Ayah 73 Allah´ın ihlâslı kulları müstesna. End of Ayah 74 Andolsun, Nuh bize yalvarıp yakardı. Biz de duayı ne güzel kabul ederiz! End of Ayah 75 Kendisini ve ailesini büyük felâketten kurtardık. End of Ayah 76 Biz yalnız Nuh´un soyunu kalıcı kıldık. End of Ayah 77 Sonradan gelenler içinde ona iyi bir nam bıraktık End of Ayah 78 Bütün âlemlerde Nuh´a selam olsun! End of Ayah 79 İşte biz iyileri böyle mükâfatlandırırız. End of Ayah 80 Zira o, bizim inanmış kullarımızdan idi. End of Ayah 81 Nihayet ötekileri (inanmayanları) suda boğduk. End of Ayah 82 Şüphesiz İbrahim de onun (Nuh´un) milletinden idi. End of Ayah 83 Çünkü Rabbine kalb-i selîm ile geldi. End of Ayah 84 Hani o, babasına ve kavmine: Siz kime kulluk ediyorsunuz? demişti. End of Ayah 85 Allah´tan başka bir takım uydurma ilâhlar mı istiyorsunuz? End of Ayah 86 O halde âlemlerin Rabbi hakkındaki görüşünüz nedir? End of Ayah 87 Bunun üzerine İbrahim yıldızlara şöyle bir baktı. End of Ayah 88 Ben hastayım, dedi. End of Ayah 89 Ona arkalarını dönüp gittiler. End of Ayah 90 (91-92) Yavaşça putlarının yanına vardı. (Oraya konmuş yemekleri görünce:) Yemiyor musunuz? Neden konuşmuyorsunuz? dedi. End of Ayah 91 (91-92) Yavaşça putlarının yanına vardı. (Oraya konmuş yemekleri görünce:) Yemiyor musunuz? Neden konuşmuyorsunuz? dedi. End of Ayah 92 Bunun üzerine, yanlarına gelip sağ eliyle vurdu (kırıp geçirdi.) End of Ayah 93 (Putperestler) koşarak İbrahim´e geldiler. End of Ayah 94 (95-96) İbrahim: Yonttuğunuz şeylere mi ibadet edersiniz! Oysa ki sizi ve yapmakta olduklarınızı Allah yarattı, dedi. End of Ayah 95 (95-96) İbrahim: Yonttuğunuz şeylere mi ibadet edersiniz! Oysa ki sizi ve yapmakta olduklarınızı Allah yarattı, dedi. End of Ayah 96 Onun için bir bina yapın ve derhal onu ateşe atın! dediler. End of Ayah 97 Böylece ona bir tuzak kurmayı istediler. Fakat biz onları alçaklardan kıldık. End of Ayah 98 (99-100) (Oradan kurtulan İbrahim:) Ben Rabbime gidiyorum. O bana doğru yolu gösterecek. Rabbim! Bana sâlihlerden olacak bir evlat ver, dedi. End of Ayah 99 (99-100) (Oradan kurtulan İbrahim:) Ben Rabbime gidiyorum. O bana doğru yolu gösterecek. Rabbim! Bana sâlihlerden olacak bir evlat ver, dedi. End of Ayah 100 İşte o zaman biz onu uslu bir oğul ile müjdeledik. End of Ayah 101 Babasıyla beraber yürüyüp gezecek çağa erişince: Yavrucuğum! Rüyada seni boğazladığımı görüyorum; bir düşün, ne dersin? dedi. O da cevaben: Babacığım! Emrolunduğun şeyi yap. İnşallah beni sabredenlerden bulursun, dedi. End of Ayah 102 (103-106) Her ikisi de teslim olup, onu alnı üzerine yatırınca: Ey İbrahim! Rüyayı gerçekleştirdin. Biz iyileri böyle mükâfatlandırırız. Bu, gerçekten, çok açık bir imtihandır, diye seslendik. End of Ayah 103 (103-106) Her ikisi de teslim olup, onu alnı üzerine yatırınca: Ey İbrahim! Rüyayı gerçekleştirdin. Biz iyileri böyle mükâfatlandırırız. Bu, gerçekten, çok açık bir imtihandır, diye seslendik. End of Ayah 104 (103-106) Her ikisi de teslim olup, onu alnı üzerine yatırınca: Ey İbrahim! Rüyayı gerçekleştirdin. Biz iyileri böyle mükâfatlandırırız. Bu, gerçekten, çok açık bir imtihandır, diye seslendik. End of Ayah 105 (103-106) Her ikisi de teslim olup, onu alnı üzerine yatırınca: Ey İbrahim! Rüyayı gerçekleştirdin. Biz iyileri böyle mükâfatlandırırız. Bu, gerçekten, çok açık bir imtihandır, diye seslendik. End of Ayah 106 (107-111) Biz, oğluna bedel ona büyük bir kurban verdik. Geriden gelecekler arasında ona (iyi bir nam) bıraktık: İbrahim´e selam! dedik. Biz iyileri böyle mükâfatlandırırız. Çünkü o, bizim mümin kullarımızdandır. End of Ayah 107 (107-111) Biz, oğluna bedel ona büyük bir kurban verdik. Geriden gelecekler arasında ona (iyi bir nam) bıraktık: İbrahim´e selam! dedik. Biz iyileri böyle mükâfatlandırırız. Çünkü o, bizim mümin kullarımızdandır. End of Ayah 108 (107-111) Biz, oğluna bedel ona büyük bir kurban verdik. Geriden gelecekler arasında ona (iyi bir nam) bıraktık: İbrahim´e selam! dedik. Biz iyileri böyle mükâfatlandırırız. Çünkü o, bizim mümin kullarımızdandır. End of Ayah 109 (107-111) Biz, oğluna bedel ona büyük bir kurban verdik. Geriden gelecekler arasında ona (iyi bir nam) bıraktık: İbrahim´e selam! dedik. Biz iyileri böyle mükâfatlandırırız. Çünkü o, bizim mümin kullarımızdandır. End of Ayah 110 (107-111) Biz, oğluna bedel ona büyük bir kurban verdik. Geriden gelecekler arasında ona (iyi bir nam) bıraktık: İbrahim´e selam! dedik. Biz iyileri böyle mükâfatlandırırız. Çünkü o, bizim mümin kullarımızdandır. End of Ayah 111 (112-113) Sâlihlerden bir peygamber olarak O´na (İbrahim´e) İshak´ı müjdeledik. Kendisini ve İshak´ı mübarek (kutlu ve bereketli) eyledik. Lâkin her ikisinin neslinden iyi kimseler olacağı gibi, kendine açıktan açığa kötülük edenler de olacak. End of Ayah 112 (112-113) Sâlihlerden bir peygamber olarak O´na (İbrahim´e) İshak´ı müjdeledik. Kendisini ve İshak´ı mübarek (kutlu ve bereketli) eyledik. Lâkin her ikisinin neslinden iyi kimseler olacağı gibi, kendine açıktan açığa kötülük edenler de olacak. End of Ayah 113 Andolsun biz Musa´ya da Harun´a da nimetler verdik. End of Ayah 114 Onları ve kavimlerini o büyük sıkıntıdan kurtardık. End of Ayah 115 Kendilerine yardım ettik de galip gelen onlar oldu. End of Ayah 116 Her ikisine de apaçık anlaşılan bir kitabı (Tevrat´ı) verdik. End of Ayah 117 Her ikisini de doğru yola ilettik. End of Ayah 118 (119-120) Sonra gelenler içinde, Musa ve Harun´a selam olsun, diye (iyi bir nam) bıraktık. End of Ayah 119 (119-120) Sonra gelenler içinde, Musa ve Harun´a selam olsun, diye (iyi bir nam) bıraktık. End of Ayah 120 Doğrusu biz, iyileri böylece mükâfatlandırırız. End of Ayah 121 Şüphesiz, ikisi de mümin kullarımızdandı. End of Ayah 122 İlyas da şüphe yok ki, peygamberlerdendi. End of Ayah 123 (124-126) (İlyas) milletine: (Allah´a karşı gelmekten) sakınmaz mısınız? Yaratanların en iyisi olan, sizin de Rabbiniz, sizden önce gelen atalarınızın da Rabbi olan Allah´ı bırakıp da Ba´l´e mi taparsınız? demişti. End of Ayah 124 (124-126) (İlyas) milletine: (Allah´a karşı gelmekten) sakınmaz mısınız? Yaratanların en iyisi olan, sizin de Rabbiniz, sizden önce gelen atalarınızın da Rabbi olan Allah´ı bırakıp da Ba´l´e mi taparsınız? demişti. End of Ayah 125 (124-126) (İlyas) milletine: (Allah´a karşı gelmekten) sakınmaz mısınız? Yaratanların en iyisi olan, sizin de Rabbiniz, sizden önce gelen atalarınızın da Rabbi olan Allah´ı bırakıp da Ba´l´e mi taparsınız? demişti. End of Ayah 126 (127-128) Bunun üzerine İlyas´ı yalanladılar. Onun için Allah´ın ihlâslı kulları müstesna; onların hepsi (cehenneme) götürüleceklerdir. End of Ayah 127 (127-128) Bunun üzerine İlyas´ı yalanladılar. Onun için Allah´ın ihlâslı kulları müstesna; onların hepsi (cehenneme) götürüleceklerdir. End of Ayah 128 (129-130) Sonra gelenler içinde, kendisine bir ün bıraktık, «İlyas´a selâm!» dedik. End of Ayah 129 (129-130) Sonra gelenler içinde, kendisine bir ün bıraktık, «İlyas´a selâm!» dedik. End of Ayah 130 Şüphesiz biz, iyileri işte böyle mükâfatlandırırız. End of Ayah 131 Çünkü o, bizim mümin kullarımızdandı. End of Ayah 132 Lût da elbette peygamberlerdendi. End of Ayah 133 (134-136) Geridekiler arasında kalan yaşlı bir kadın dışında, Lût´u ve ailesinin hepsini kurtardık. Sonra diğerlerini yok ettik. End of Ayah 134 (134-136) Geridekiler arasında kalan yaşlı bir kadın dışında, Lût´u ve ailesinin hepsini kurtardık. Sonra diğerlerini yok ettik. End of Ayah 135 (134-136) Geridekiler arasında kalan yaşlı bir kadın dışında, Lût´u ve ailesinin hepsini kurtardık. Sonra diğerlerini yok ettik. End of Ayah 136 (137-138) (Ey insanlar!) Elbette siz de sabah ve akşam onlara uğruyorsunuz. Hâla akıllanmayacak mısınız? End of Ayah 137 (137-138) (Ey insanlar!) Elbette siz de sabah ve akşam onlara uğruyorsunuz. Hâla akıllanmayacak mısınız? End of Ayah 138 Doğrusu Yunus da gönderilen peygamberlerdendi. End of Ayah 139 Hani o, dolu bir gemiye binip kaçmıştı. End of Ayah 140 Gemide olanlarla karşılıklı kur´a çektiler de kaybedenlerden oldu. End of Ayah 141 Yunus kendini kınayıp dururken onu bir balık yuttu. End of Ayah 142 (143-144) Eğer Allah´ı tesbih edenlerden olmasaydı, tekrar dirilecekleri güne kadar onun karnında kalırdı. End of Ayah 143 (143-144) Eğer Allah´ı tesbih edenlerden olmasaydı, tekrar dirilecekleri güne kadar onun karnında kalırdı. End of Ayah 144 Halsiz bir vaziyette kendisini dışarı çıkardık. End of Ayah 145 Ve üstüne (gölge yapması için) kabak türünden geniş yapraklı bir nebat bitirdik. End of Ayah 146 Onu, yüz bin veya daha çok kişiye peygamber olarak gönderdik. End of Ayah 147 Sonunda ona iman ettiler, bunun üzerine biz de onları bir süreye kadar yaşattık. End of Ayah 148 Putperestlere sor: Kızlar Rabbinin de erkekler onların mı? End of Ayah 149 Yoksa biz melekleri onların gözü önünde kız olarak mı yarattık? End of Ayah 150 (151-152) Dikkat edin, kesinlikle yalan uydurup söylüyorlar; «Allah doğurdu» diyorlar. Onlar şüphesiz yalancıdırlar. End of Ayah 151 (151-152) Dikkat edin, kesinlikle yalan uydurup söylüyorlar; «Allah doğurdu» diyorlar. Onlar şüphesiz yalancıdırlar. End of Ayah 152 Allah, kızları oğullara tercih mi etmiş! End of Ayah 153 (154-156) Ne oluyor size? Nasıl hükmediyorsunuz? Hiç düşünmüyor musunuz? Yoksa sizin açık bir deliliniz mi var? End of Ayah 154 (154-156) Ne oluyor size? Nasıl hükmediyorsunuz? Hiç düşünmüyor musunuz? Yoksa sizin açık bir deliliniz mi var? End of Ayah 155 (154-156) Ne oluyor size? Nasıl hükmediyorsunuz? Hiç düşünmüyor musunuz? Yoksa sizin açık bir deliliniz mi var? End of Ayah 156 Doğru sözlülerden iseniz, kitabınızı getirin! End of Ayah 157 Allah ile cinler arasında da bir soy birliği uydurdular. Andolsun, cinler de kendilerinin hesap yerine götürüleceklerini bilirler. End of Ayah 158 Allah, onların isnat edegeldiklerinden yücedir, münezzehtir. End of Ayah 159 Allah´ın ihlâsa erdirilmiş kulları müstesnadır (onlar azap görmeyeceklerdir). End of Ayah 160 (161-163) Sizler ve taptığınız şeyler! Hiçbiriniz, cehenneme girecek kimseden başkasını Allah´a karşı azdırıp saptıramazsınız. End of Ayah 161 (161-163) Sizler ve taptığınız şeyler! Hiçbiriniz, cehenneme girecek kimseden başkasını Allah´a karşı azdırıp saptıramazsınız. End of Ayah 162 (161-163) Sizler ve taptığınız şeyler! Hiçbiriniz, cehenneme girecek kimseden başkasını Allah´a karşı azdırıp saptıramazsınız. End of Ayah 163 (164-166) (Melekler şöyle derler:) Bizim her birimiz için, bilinen bir makam vardır. Şüphesiz biz, orada sıra sıra dururuz ve şüphesiz Allah´ı tesbih ederiz. End of Ayah 164 (164-166) (Melekler şöyle derler:) Bizim her birimiz için, bilinen bir makam vardır. Şüphesiz biz, orada sıra sıra dururuz ve şüphesiz Allah´ı tesbih ederiz. End of Ayah 165 (164-166) (Melekler şöyle derler:) Bizim her birimiz için, bilinen bir makam vardır. Şüphesiz biz, orada sıra sıra dururuz ve şüphesiz Allah´ı tesbih ederiz. End of Ayah 166 (167-169) Putperestler: Eğer öncekilere verilenlerden bizde de bir kitap olsaydı, mutlaka Allah´ın ihlâslı kulları olurduk! diyorlardı. End of Ayah 167 (167-169) Putperestler: Eğer öncekilere verilenlerden bizde de bir kitap olsaydı, mutlaka Allah´ın ihlâslı kulları olurduk! diyorlardı. End of Ayah 168 (167-169) Putperestler: Eğer öncekilere verilenlerden bizde de bir kitap olsaydı, mutlaka Allah´ın ihlâslı kulları olurduk! diyorlardı. End of Ayah 169 İşte şimdi onu inkâr ettiler. Ama ileride bileceklerdir! End of Ayah 170 Andolsun ki, peygamber kullarımıza söz vermişizdir: End of Ayah 171 Onlar mutlaka zafere ulaşacaklardır. End of Ayah 172 Bizim ordumuz şüphesiz üstün gelecektir. End of Ayah 173 Onun için sen bir süreye kadar onlara aldırma. End of Ayah 174 Onların halini gör, onlar da görecekler. End of Ayah 175 Azabımızı acele mi istiyorlar? End of Ayah 176 Azap yurtlarına indiğinde, uyarılanların (fakat yola gelmeyenlerin) sabahı ne kötü olur! End of Ayah 177 Sen bir zamana kadar onlara aldırma. End of Ayah 178 Onların halini gör, onlar da göreceklerdir. End of Ayah 179 Senin izzet sahibi Rabbin, onların isnat etmekte oldukları vasıflardan yücedir, münezzehtir. End of Ayah 180 Gönderilen bütün peygamberlere selam olsun! End of Ayah 181 Âlemlerin Rabbi olan Allah´a da hamd olsun! End of Ayah 182

Kuran.com ile Kur'an-ı Kerim'i okuyun, dinleyin ve öğrenin

location_on İstanbul, Türkiye
email İletişim

Copyright © 2025 Kuran.com All Rights Reserved.

keyboard_arrow_up